Mimarlık, form ve fonksiyonun birleşimiyle ortaya bir ürün çıkarır. Bir yapı programı olarak amiral mağaza (flagship store) ise mimaride fonksiyonun forma hizmet ettiği uç nokta olarak düşünülebilir. Yarattığı koleksiyonların güzelliğini insanlara aktarmak, mükemmeliğini yansıtmak ve bu şekilde parçaları satabilmek amacında olan bu yapıların fonksiyonları, insanlarda uyandırmak istenen algıyla formuna bağlı hale geliyor. Mimarinin moda sektörüne hizmet eden kolu böylece mimarinin en plastik, sanata, heykele en çok yaklaşan haline doğru dönüşmeye başlar. Bu makalemizde SANAA’dan Toyo Ito’ya, Herzog & de Meuron’dan MVRDV’ye dünya mimarisine yön veren ünlü mimarların moda sektörüne yön veren markalar için yaptıkları mağaza tasarımlarını inceleyeceğiz.
1. Singapur’daki Louis Vuitton
Dünyaca ünlü bir marka olan Louis Vuitton’un güney doğu amiral mazağası için ekip oldukça yenilikçi bir konsept ortaya koyuyor. Singapur’daki mağaza için Safdie Architects’in Marina Bay Sands bölgesinde yaptığı kompleksin Kristal Pavyon (Crystal Pavilion) kısmı seçilmiş. Yapının radikal tasarımı suyun üstünde tek bir öge olan ‘Island Mansion’ (malikane adası) fikriyle ortaya çıkıyor. Seçilen lokasyon tasarım için birçok zorluğu da ortaya çıkarmış. Bunlardan biri tropik bölgede bolca bulunan güneş ışığı. Kristal Pavyon, düzensiz açılarla birleşen cephelerin çelik çerçeveyle örtüldüğü bir cam yapı. Bu, yapıyı aslında her cephesinden güneş alacak hale getiriyor. Sorunun çözülmesi için de FTL Design Engineering Studio yapının içinde kesintisiz ilerleyen beyaz bantlar önermiş. Bu bantlar hem istenen gölgelemeyi sağlıyor, hem de iç mekan için ferah bir arka plan oluşturuyor. Tüm iç duvarları, tavanı saran beyaz gölge elemanları aynı zamanda marina ruhuna uygun şekilde yelkenleri çağrıştırıyor.
2. 178 Prada Aoyama
İlk olarak ekip, maksimum alana sahip dikey bir kütleye odaklanmış, mağazanın şeklini de yerel kent profilinin açılarını yansıtan bir öge olarak düşünmüş. Yapıyı gözlemleyenin durduğu noktalara göre yapı bir kristal veya beşik çatılı arkaik bir yapı olarak algılanıyor bu yaklaşım sonucu. Mağazanın bu değişen karakteri, formdaki heykeli efektle ve camla kapanmış strüktürüyle güçlendirilmiş. Diagrid taşıyıcı sistemin boşluklaru konveks, konkav veya düz cam panellerle giydirilmiş. Böylece ortaya değişsen geometriye ve yansımalara sahip, kullanıcıya şehri ve mağazayı farklı perpektiflerde deneyimleten bir yapı ortaya çıkmış. Taşıyıcı, diagrid ile içerideki çekirdeklerle de kurgulanmış. Böylece içeride daha kapalı, özel mekanlar da oluşturabilmiş. Yapının dikkat çeken özelliklerinden biri de kullanılan malzemelerin bütünlüğü: yapay olan reçine, silikon, fiberglas; doğal deri, yosunlu ve delikli tahta plakalarla birlikte kullanılmış. İki zıt karakterin birlikte kullanılması yapının hem geleneksele hem de moderne yönelmek isteyen karakterine katkı sağlayan özelliklerinden biri olmuş.
3. Armani Fifth Avenue
New York’un en önemli noktalarından birinde bulunan yapı, 5 katlı bir Armani mazağası. İç mekanı ayırıcı elemanlarına ihtiyaç duymadan tek bir hacmin içinde kurgulanan mağazanın çekirdeği her kotu birbirine bağlayan hortum merdiveni. Bu merdiven, kesin bir geometriyle oluşmayan, yapıyı oldukça dinemikleştiren, heykeli etkiyi arttıracak plastik malzemeyele kaplanmış çelik bir merdiven. Dinamiklik mağazanın 4 katında da farklı eğriliklerle desteklenmiş; böylece mağazanın aydınlatmasıyla dramatik bir etki yakalanmış iç mekanda. İçeride kullanılan monokrom renkler de mekanın akıcılığını destekliyor. Bunun yanında dış cephe kurgulanırken de bu iç dinamizme uyulmaya çalışılmış ekip tarafından. New York’un keskin ızgara (grid) sistemine hareket katan bir yaklaşım olarak düşünülmüş. Aynı zamanda bir resturant ve kafe bulunduran yapı, şehirde bir rekreasyonel alan yaratmayı da amaçlamış. Fuksas imzalı yapı, ekibin Armani için yaptığı çalışmların üçüncüsü ve en dikkat çekicisi.
4. Dior Omotesando
Dior’un Tokyo’nun merkezindeki mağazası Kazuyo Sejima ve Ryue Nishizawa tarafından tasarlanmış. Tokyo’nun moda merkezi olan Omotesando Bulvarı’ndaki mağaza, apaçık trapezoid bir kutu. Bir mağaza için mimari açıdan heyecan uyandırmayan bir öge olarak kutu, bu yapıda değişsen kat yükseklikleri, binaya eklemlenmiş şerit elemanlar ve tabiki ışıklandırmayla dikkat çekici hale getirilmiş. Binanın görülmeye değer parçası kabuğu. İki katmanlı kabuk, içerideki yarı saydam akrilik katmanın tamamının camla örtülmesiyle oluşturulmuş. Böylece dıştan içeriye ne olduğuna dair çok az bir ipucu veriyor mağaza. Aynı zamanda şehrin ortasında parlayan bir boşluk oluşturuyor. Yapıda kullanıcıyı hayal kırıklığına uğratan tek nokta mağazanın içinin dışarıdaki cam cephe ve yarı saydamı reddeden tasarımı. Herzog & de Meuron’un Prada mağazasının aksine içerisi ve dışarısı arasındaki devamlılık kesintiye uğratılmış; dış cephe bir bilboard gibi. Yapının mimarları ise bu yaklaşımı bilerek tercih etmişler.
5. Tod’s Omotesando
Tod’s binası, Tokyo’nun Aoyama bölgesinin meşhur ağaçlı caddesi Omotesando’da bulunuyor. Yapı, cadde boyunca ilerleyen ağaçaları taklit eden, çapraz beton mesnetler ve cam ile kurgulanmış bir kabuğa sahip. Beton dalları destekleyen köşedeki beton gövde de hem bir perde duvar görevi görüyor hem de mağazanın girişini oluşturuyor. L şeklindeki planıyla Tod’s, beton dallarla oluşturulan ve tüm 6 cephesini saran taşıyıcısıyla yenilikçi bir strüktürel yaklaşım aslında. Ito yapıda taşıyıcı olmayan bir perde duvar fikri ortaya koyuyor özgür bir cephe yaratma fikriyle. Beton ve cam teknolojileriyle de Ito, taşıyıcı duvar da yeni bir özgürlük çıkarıyor bu yapısıyla. Tod’s binası, modern mimarinin tekniklerine öncülük eden, yenilik getiren bir proje oluyor. Bunun yanı sıra cephe, binaya giren ışığın dalların arasından etkileyici bir görünüm oluşturmasına katkı sağlıyor; gece mağazanın ışıklarının sokakta yarattığı etki gibi.
6. Maison Hermés
Hermés’in Japonya’daki merkez binası, Tokyo’nun Ginza bölgesinde tamamlanmış.Yoğun yerleşimli, deprem ve yangın sebebiyle zorlayıcı yapı düzenlemeleri bulunan bölgedeki yapının tasarımı özgün ve kompakt olmaya evrilmiş. Yapı, 10 metreye 56 metre bir alanda 10 kat yükseliyor. Mağaza, ofis, sergi alanı, yeşil bir avlu ve metro bağlantısı bulunduran yapının sirkülasyonu, yarı saydam karaktere zıt opak bir kısımda çözülmüş; bunun dışındaki cepheler ise yarı saydam cam cepheler. Caddede kendini öne çıkaran ayırt edici cam cepheyle örtülmüş yapı, Renzo Piano’nun amaçladığı etkiyi yakalıyor.
Yapının tümünü saran yarı saydam cam cephesi, 13.000 ısmarlama 45×45 cm’lik cam bloklarla oluşturulmuş -köşede daha küçük, kıvrımlı olanlarla birlikte. Floransa’da, bölgenin deprem ve yangın gereksinimlerini karşılamak amacıyla özel üretilmiş olan bloklar, aynı zamanda oldukça özgün bir dokuya sahip. Bu doku sayesinde yapının cephesi geleneksel Japon panellerine referans veren modern bir öge oluyor. Bu cephe sistemi, çelik bir taşıyıcı ile yapıya tutturulmuş. Cam bloklardan oluşan cephenin bir özelliği de deprem esnasında perde olarak davranacak şekilde kurgulanmış olması. Aralarındaki esnek 4mm’lik derzlerle sismik darbeleri absorbe edecek bir cephe. Gün boyu gümüşi ve parlayan karakteri ve gece ise sıcak ışığıyla parlayan bir feneri anımsatan Maison Hermés, kalabalık alışveriş bölgesinde dikkat çekici bir eser.
7. Kristal Evler (Chanel)
2017 Yılın Binası (Building of the Year) ödülüne layık görülen Kristal Evler, Hollanda kültürünün uluslararası mimari normlar ile birleştirilmesi sonucunda ortaya çıkmış bir konsepte sahip. Önceden ağırlıklı olarak evlerin bulunduğu fakat Amsterdam’ın en ünlü alışveriş caddesi olan PC Hooftstraat’ın üzerinde bulunan yapı, caddede geçmişte bulunan binaların modern bir mimari yorumu olarak ön plana çıkıyor. MVRDV, bölgede yer alan mevcut binalarda kullanılan mimari yöntemleri cam bir cephe üzerine adapte ederek caddenin tarihi geçmişini korumayı amaçlamış bu projesinde. Yapı ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız.
8. Gyre
Omotesando’daki MVRDV tasarımı bir alışveriş merkezi Gyre. Caddede kullanıcıya dikey bir sirkülasyonla birçok markaya ulaşabilmesi amacıyla ortaya çıkan proje, markaya özel mağazaların aksine daha erişilebilir bir alan kurgulamayı hedeflemiş. Yapının programı birden çok kullanıcı tipine yöneldiği için tasarımda iki ölçek düşünülmüş: tüm yapının ortak kullanım alanıyla oluşturuduğu büyük bina hacmi ve içerisinde daha özel mağazalar. 7 katlı alışveriş merkezi, katların merkezi bir atrium etrafında döndürülmesiyle oluşturulmuş. Böylece ortaya terasları içerideki hacimlerin dışından birbirine merdiven ve asansörlerle bağlayan bir yapı çıkmış. Bunun yanında yapının cephesi de içte kurgulanmış teraslı sokağa, ikonik, heykeli bir hava katıyor.
9. Omotesando Keyaki Building
8 katlı Boss mağazası, Tod’s binasının yanında bulunuyor. Proje, düzensiz çember şekliyle çapraz bir yönelim gerçekleştirerek caddeyle ve Tod’s mağazasıyla yeni bir ilişki kuruyor. Köşe bir parseldek alanın kullanımı da daire plan şekliyle maksimize etmeyi amaçlamış ekip. Yapının strüktürü, aslında Tod’s mağazasına benzeyen şekilde, bu sefer yaprak betonarme kolonlarla kurgulanmış. Kolonların üstündeki ahşabımsı doku da ahşap kalıplara dökülerek sağlanmış -yapı böylece ağaç kolonlu Tod’s ve ağaçlı Omotesando ile simbiyotik bir ilişki kuruyor. Yapı, Omotesando boyunca konumlanan oldukça özgün ve dikkat çekici yapılar arasında ortaya çıkmayı başarıyor.
10. Valentiono Fifth Avenue
New York’un en önemli caddelerinden birinde bulunan mağaza, aslında John Burgee ve Philip Johnson tarafından tasarlanmış postmodern bir yapı. Chipperfield’in tasarımı 8 katlı mağaza, ince dikey siyah çelik ve alüminyum çubuklarla oluşturulan cephe ile kurgulanmış. Mies van der Rohe’nin yakındaki Seagram Binası’ndan esinlenilmiş David Chipperfield’in tasarımı. Cephenin ilk üç katı saran kısmında pirinç malzeme tercih edilmiş. Mağazanın iç kısmına girildiğinde ise müşteriler kndini 8 metre yüksekliğinde bir atriumda buluyor. Sergi için 39 raf bulunduruyor ve gri terazzo (mozaik) ile kaplanmış atrium. Buna ek olarak mağaza heykeli bir merdiven barındırıyor. Bu merdiven de paladyen karolarla kaplanmış. “Valentino, mimariyi iç mekanın yüzeysel dekorasyonundan uzak tutmaya çalışıyor -iç mekanda somutluğu sığlıktan uzak tutmayı amaçlayan bir yaklaşımla.” David Chipperfield.
11. House of Dior
“Yapının Dior’u ve Christian Dior’un işlerini yansıtmasını istedim. Bir modacının yumuşak, dokunmuş beyaz pamuk kumaşı gibi yüzeylerin akmasını istedim. Gökyüzüne tırmanan ve hareket halindeymiş gibi dalgalanan bu yüzeyler, bir uçak yapımı sürecindeki kadar kesin tasarımlı uzun fiberglas kabuklarla yapılan çizgilerle kesişiyor…Seul, dörtgenel yapıların bulvar ile buluştuğu ve bunların hepsinin dünyaca ünlü moda markalarıyla doldurulduğu bi yer. House of Dior bunların arasında Dior’a övgü maiyetinde bir heykel gibi yükseliyor, herkesi içine davet ediyor…İki kabuğun bir araya geldiği kabuk, bir çeşit modern sivri kemer oluşturuyor…İçeride müşteriler birçok keşfe yönlendiriliyor -Peter Marino’nun iç tasarımıyla.” Christian de Portzamparc.
12. Miu Miu Aoyama
Miu Miu Aoyama mağazası, ekip tarafından daha önce Prada için tasarlanan mağazanın sayda karakteri aksine opak, metalik bir cepheyle karşımıza çıkıyor. Ekip burada deprem yönetmeliklerinden ötürü daha alçak bir tasarım gerçekleştirmiş. Yaklaşımları bir mağazadan çok ev, açıktan çok saklı, aşırıdan çok ölçülü, saydamdan çok opak olmak olmuş. Böylece direkt cadde seviyesinde bir kutu yerleştirilmiş. Mağazanın cephesi yalnızca girişin belli olabileceği şekilde açılmış -yalnızca yürürken içeriye bakan bir kullanıcının buranın bir mağaza olduğunu anlaması amaçlanarak. Devasa kanopiyle iki katlı mağaza büyük bir bıçakla kesilmiş hissi yaratıyor. Kanopinin yuvarlak kenarları da kutunun keskin çelik köşelerini yumuşatıyor. İç mekanda da ortada büyük bir loca ve tüm mağaza boyunca samimiliği arttıran davetkar oturma elemanları düşünülmüş. Cepheyle cadde boyunca ilerleyen insanların ilgisinin çekilmesi de sağlanmış. Pürüzsüz cephe içeriye olan merakı arttıran bir öge Miu Miu mağazasında.
13. Boontheshop
Mimari karakter olarak ahenksiz bir bölge olan Cheongdam’da bulunan yapı, 2 büyük açılı hacimin beyaz mermer ile kaplanmasıyla oluşan güçlü ve bölge için rahatlatıcı bir tasarım. Yapının tasarımına yön veren ögeler çevresiyle ilişki, Seul’un bu bölgesine özel yönetmelikler ve yayaların yoğun şehirde yürürken eksikliğini hissettiği patikalar ve peyzajlı alanlar. Yapı, bu nedenle 4 farklı girişin önünde 4 farklı plaza alanı oluşturuyor ve mahalleye bağlı bir ilişki kuruyor. Arazinin legal durumu nedeniyle iki farklı yer ve hacimle çalışmak durumunda kalan Marino, büyük iki hacim kurgulayıp bunları cam bir köprü ile bağlama fikriyle tasarımına başlamış. Böylece iki masif kütle arasında bir devamlılık sağlerken, şeffaf bir alan ve batırdığı avlu için rahatlatıcı bir mekan yaratmış oluyor. Marino, bu avlu ve teraslarla şehrin ortasında yeşil alanlar yaratmış. Yapının batıya yönelimi nedeniyle güneş ışığı alınımı açıklık kurgusuyla kontrol altına alınmış. Buna ek olarak ısı yükü de yansıtıcı yüzeylerle engellenmiş.
14. PUMA City
Puma City projesi için 24 adet taşıma konteynırı kullanılmış. Konteynırlar, teknolojik açıdan yenilenmiş ve Puma City yapısını oluşturacak, taşınabilir mağaza ve etkinlik mekanı oluşturulmuş. Bu nedenle yapının belirli bir lokasyonu yok; Puma City, birleştirilip ayrılarak farklı enternasyonel limanlarda inşa edilmiş. Yani yapı, kinetik mimarinin örneklerinden diyebiliriz. 3 katlı bir yapıyı oluşturacak olan konteynırlar kaydırılarak dış mekanlar, geniş çıkmalar ve teraslar yaratılıyor. Strüktürde, en alt katta 2 adet mağaza bulunuyor. Bu mağazalar, yüksek tavanlı ve 4 konteynır genişliğinde düşünülmüş. Bir üst katta ise ofisler, basın alanı ve depo bulunuyor. En üstte ise bir bar, lounge, etkinlik mekanı ve geniş bir teras düşünülmüş. Yaklaşık 12 metrelik konteynırlar, konteynır birleştiricleri ile oluşturuluyor yapı. Her bir eleman taşımaya elverişli tasarıma sahip. 1000 metrekare alanıyla, dünyanın bu ölçekte taşınabilen ilk konteynır binası Puma City. Yapıyla ilgili video için; https://vimeo.com/33745418
15. Mikimoto Ginza 2
Toyo Ito’nun ünlü mücevher markası için tasarladığı yapı, düzensiz açıklıklarla kurgulanmış 48 metre yüksekliğindeki bir prizma. Toyo Ito’nun yine yenilikçi stüktür kurgularından biriyle tasarlanmış: cephe tamamıyla tüm yapıyı taşıyor, iç mekan ise kolonlardan arındırılmış. Taşıyıcı cephenin üstüdeki açıklıklar da kareler ve üçgenlerden oluşan ilginç kompozisyonlar sonucu ortaya çıkmış; Ito, cephede bir fraktlal yaratıyor. Yapının taşıyıcısı, çelik plaklar ve betonlardan oluşturulan, değişik açıklıklara olanak sağlayacak güçlü ve sıcaklık vb. etkilerde herhangi bir genleşme/büzüşme göstermeyecek bir sistem olarak yaratılmış. Bu sistem 2 çelik plak arasında 20 cm beton dökülerek oluşturulmuş. Daha sonra bu planlar kaynaklanarak boyanmış. Uzaktan tipik bir gökdeleni andırsa da Mikimoto Ginza 2, özellikle akşam, düzensiz pencereleriyle şehirde ilginç bir ışık oyunu yaratıyor. Ito’nun bir başka strüktür yeniliği olmaya aday yapı, 2005 yılında Tokyo’nun en önemli alışveriş caddelerinden birinde tamamlanmış.
16. Louis Vuitton Ginza Namiki
Tokyo’nun en meşhur caddelerinden birinin üstündeki Luis Vuitton mağazası. Yapını en ilgiç kısmı mimarın eseri dış duvar sistemi. Dış duvar, Hindistan’dan gelen yarı saydam kaymaktaşına bej fiberglas beton dökülmesi ve cilalanmasıyla oluşturulmuş. Taşlar, büyüklü küçüklü karaler oluşturacak şekilde kullanılmış. Böylece duvarda restgele biraraya gelmiş hissi yaratan, mozaik gibi, bir tasarıma yol açılmış. Cam panellerle desteklenen açıklıklar dışında tüm dış cephe sistemi yapının stürktürüne bulonlanmış durumda. Bu açıklıklar, aydınlatılan kısmını oluşturuyor cephenin. Cephenin genelinde opak, bazı yerlerinde kara kare açıklıklarla aydınlatılarak oldukça dikkat çekici bir tasarımın yakalanması amaçlanmış, aynı zamanda ekibin isteği mozaik hissinin arttıran etkenlerden biri bu yaklaşım.
17. Ports 1961 Şangay Mağazası
Yapı, daha önce Şangay’ın ticari bölgesindeki mağazasının cephesini yenilemesi için Uufie adlı ekibin görevlendirilmesiyle ortaya çıkmış. Sonuç ürün, dinamik, Ports 1961 markasının vizyonunu, tasarımını ve gelişimini yansıtan bir tasarım. Aynı zamanda Ports 1961’e oldukça yoğun bir bölgede öne çıkan bir karakter katıyor. Tasarımın değişken karateri, özgürce yüzen bir buzdağından esinlenilerek gerçekleştirilmiş. Bunun yanında cephe aynı zamanda gelenekği ve modernliği kombinleyen bir yaklaşıma da sahip. 3 boyutlu cephe elemanları konsollu bir kurgu ortaya koyarken, gün ışığını yansıtan gece ise LED ışıklarıyla caddeyi dikkat çekici bir biçimde aydınlatan bir eser oluyor. Şangay’ın hareketli şehir doğasını ve değişken insanlarını yansıtıyor.
18. Siki Im Concept Store
Yapıldığı yıllarda moda dünyasına yeni gelmiş olan marka için tasarlanmış bir çeşit enstelasyon Siki Im Concept Store. Tasarımları bir katman köpük içerisinde sergileyen yapı, avangart markanın vizyonunu yansıtır nitelikte. Köpük, çevrelerin dikotomisine katkı sağlayan bir katman olarak düşünülmüş -kamusal/özel, görünür/görünmez. Tek başına bir mağaza olan enstelasyon, türünün tek örneği denebilir. Porje, Leong Leong’un markanın mağazası için açılan ulusal yarışmayı kazanması ile ortaya çıkmış.
NO COMMENT