Balfron Kulesi (The Balfron Tower), Erno Goldfinger tarafından tasarlanmış ikonik bir brütalist yapı. Kule, Londra’nın Poplar ilçesinde bulunan yüksek katlı bir konut. 1963 yılında Erno Goldfinger’in tasarımına başladığı Balfron Kulesi, 1967 yılında tamamlanabilmiş. Büyüyen banliyö sorununu çözmeyi hedefleyen yapı, çözüm olarak dikeyselliği kullanıyor ve bu bağlamda geleneksel konut mimarisine olan yaklaşımı yeniden yorumluyor.
Balfron Kulesi, yine Goldfinger tasarımı olan Brownfield Estates projesinin bir parçası. 84 metre uzunluğundaki kule, bulunduğu alanda etrafındaki alçak yapılardan bir hayli yükseğe çıkıyor. Yapının komşularından ikisi yine Goldfinger tarafından tasarlanan Carradale Evi (Carradale House) ve Glenkerry Evi (Glenkerry House). Goldfinger, kule mimarisi üzerine yerleşmiş fikirden keskin bir şekilde uzaklaşıyor Balron Kulesi’nde: konut kısmını servis hacminden tamamen ayırıyor ve kuleyi ikiye bölüyor. Yapının girişini de, beton bir köprüyle, ince servis kulesinde kurguluyor.
İnce kule, merdivenleri ve asansörleri barındıran bir çekirdekle oluşturulmuş. Yapının bu kısmı aynı zamanda kullanıcılar için çamaşırhaneleri ve çöp boşaltma kanallarını barındırıyor. Monolitik, brüt beton ince kütle, bir dizi yine ince açıklıkla kurgulanmış. kulenin iç kısmı, ince uzun pencerelerle aydınlanıyor. Bu kulenin en üstünde de kazan dairesi konumlandırılmış. Cepheden taşan kütlesiyle kazan dairesi ince kulede konsol yapıyor. Kazan dairesinin en üst noktada düşünülmesinin sebebi, su pompalarına olan ihtiyacı azaltmakmış -yalnızca yerçekimi sayesinde su bu noktadan aşağılara akabiliyor.
Goldfinger’in Balfron’da verdiği en özgün tasarım kararlarından biri kulenin konut bölümünün düzeni. Bu kısım, 136 daire ve 10 dubleks daireden oluşuyor. Evlere erişim, her üç katta bir bulunan ve servis kulesine köprülerle bağlanan girişlerle sağlanıyor.
Yapının içinde kullanıcıları diğer hacimlere yönlendiren merdivenler bulunuyor. Goldfinger böylece, konut kısmında bulunan koridorların altında ve üstünde kalan hacimlerin yapının tüm genişliği boyunca büyüyebilmesini sağlamış.
Balfron Kulesi’nin görünümünü, yapıda kullanılan beton strüktür belirlemiş. Tüm yapı brüt beton görünüme sahip. Beton strüktürle yaratılan dikeylilik, bu dikeyliliği yumuşatmak amacıyla balkonları ve camları çerçeveleyen yatay bantlarla yanyana kullanılmış. Yapının St. Leonard Yolu’na bakan cephesi, diğer cephelerden farklı olarak, her daireye için bir balkon bulunduruyor. Kulenin iki cephesinde de orta kısımda cepheden içeri gömülen pencereler ve kübik konsol yapan balkonlar var. Bu kısımlar, tüm cephenin tipik balkonlu veya pencereli ritmini kesintiye uğratıyor. Balkonsuz cephe, yapının doğu cephesi.
Apartman kısmının koridorları göz seviyesinin üzerinde yüksek pencerelerle aydınlanıyor. Böylece kordiroların üst ve altında bulunan daha büyük pencerelere sahip dairelerle koridor kısmı arasında cephede de gözlemlenen bir zıtlık yaratılmış. Cephede yaratılan bu estetik karakter, hangi katın hangi fonksiyona sahip olduğunu sadece gözlemlenerek bile kolayca ayırt edilebilmesini sağlıyor.
İkonik bir yapı olarak Bafron Kulesi, bu özelliğine bir tür gönderme olarak 1966’da ikinci dereceden listelenmiş yapı (Grade II* listed building)* olarak belirlenmiş. Goldfinger’in konut mimarisine alışılmamışı katmak üzere deneysel girişimi Avrupa’ya Brütalizm akımının en ilgi çekici yapılarından birini kazandırmış.
*Listed building – listelenmiş bina, eski İngiltere’de yasalara uygun şekilde korunmuş, dört listeden birine girmiş yapı demek. Listeler, Grade I, Grade II* ve Grade II şeklinde isimlendirilmiş. Listeler yapıların mimari olarak önemleri, tarihi değeleri dikkate alınarak veya önemli kişiler ve olaylar ilişkili tarihi dernekler vb. düşünülerek oluşturuluyor.
Goldfinger yarattığı alışılmamış mimarinin başarısını belirlemek için 1968’de Balfron Kulesi’nin 130 numaralı dairesine taşınmış. Buradaki yaşamı sırasında, kendi deneyimleri, komşulardan dinlediği şikayetler ve fikirlerle çıkardığı derslerle, Balfron’un çok daha büyük ikizi olan Trellick Kulesi’ni (Trellick Tower) tasarlamış.
NO COMMENT