Fernando Menis tarafından 2015 yılında tasarlanan CKK Jordanki, Polonya’da bulunan bir kongre ve kültür merkezi yapısı. UNESCO tarafından korunma listesine alınan Torun kentinde yer alan yapı, tarihi şehir merkezinin etrafını saran yeşil bir arazi üzerine inşa edilmiş. Yapı, proje alanının küçük bir kısmına yerleşiyor, böylece geri kalan yeşil alan park olarak kullanılabiliyor.
Fernando Menis, tasarladığı kültür merkezinin yüksekliğini alçak tutmak istemiş. Bu sayede yapı çevresindeki yeşil doku ile uyum içerisinde, yerden çıkan doğal bir kaya parçası gibi yükseliyor. Ayrıca yapı alçaklığı sayesinde arkasında bulunan nehir manzarasına müdahale etmekten kaçınıyor.
CKK Jordanki’yi eşsiz kılan en önemli mimari unsur mimarın malzeme tercihleri. Menis, malzeme tercihi ile geleneksel tuğla kullanımını yeniden yorumluyor. Yapının dışında çoğunlukla yalın beyaz beton kullanılmış. Merkezin doğal bir taşı andıran formu bazı noktalarda kesikler açılarak ve oyularak mekanlar ve açıklıklar oluşturuyor. Bu kısımlarda ise beyaz betonun içerisinden kırmızı bir doku ortaya çıkıyor.
Picado adı verilen bir teknik ile oluşturulan bu kırmızı malzeme beton ve yerel bir fabrikadan alınan geri dönüştürülmüş kırmızı tuğlaların karıştırılmasıyla elde edilmiş. Bu teknik hem etkileyici bir görsel etki yaratırken hem de yapının içindeki akustik performansı arttırıyor. Menis, picado tekniğini ilk olarak başka bir yapısında beton ile volkanik taşları karıştırarak kullanmış. CKK Jordanki’yi tasarlarken kırmızı tuğlayı karışımda kullanma nedeni ise Torun şehrindeki yapıların neredeyse tamamının kırmızı tuğla cepheleri olması. Böylece CKK Jordanki şehrin geleneksel dokusuna referans veren modern bir yapı haline geliyor.
CKK Jordanki yalnızca bir konser salonu değil. Menis, yapının programını mekansal esneklik üzerinden kurgulamış. Bu sayede, yalnızca bir konser salonu için ayrılan bütçe ile çeşitli konserler ve etkinlikler düzenlenebilecek bir kompleks ortaya çıkmış. Tasarlanan tiyatro alanı, hareketli duvarlar ve oturma elemanları ile farklı kapasitedeki gösterimlere uygun olacak şekilde çözülmüş. Merkezin dinamik tavan tasarımı sayesinde yapı semfonik konserler, oda müziği performansları, tiyatro, opera, film gösterimleri gibi pek çok performansı ağırlayabilecek akustik donanıma sahip. Bunlara ek olarak salonun sahnesi dışarıya açılarak içerdeki sahneyi yapının dışındaki park ile bağlıyor ve açık hava performanslarına da olanak sağlıyor.
Tasarım ekibi, yapıdan maksimum akustik performansı elde edebilmek için oditoryumun 1/50 ölçekteki maketi üzerinden çalışmalar yapmış. Maket üzerinden yapılan deneyler sekiz defa tekrarlanarak salona son şekli verilmiş. Malzeme olarak betonun tercih edilmesi de akustik performansı olumlu yönde etkileyen unsurlardan. Betonun kolay şekil verilebilir karakteri sayesinde salonun içindeki elemanların açıları sesin yankılanması ve dinleyicinin kulağına ulaşma açısı düşünülerek tasarlanmış.
Oditoryumda alanları 80 ile 140 m2 arasında değişen hareketli parçalar var. Çelik bir iskelet sistemden oluşan bu parçalar 3 ile 5 metre arasında hareket edebiliyor ve oditoryumun içini hacmen büyütüp küçültebiliyor. Bu mekansal ve geometrik kurulumlar ise akustik performansı doğrudan etkiliyor. Örneğin, senfoni konserleri için 8200 m3 hacmindeki bir mekanda 1.2 saniyelik bir yankı süresi kullanılırken operalar için 1.6 saniye, tiyatro oyunlari için ise 1.2 saniye yankı süreleri tercih ediliyor.
NO COMMENT