Einstein Kulesi

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

©R. Arlt

Mimar: Erich Mendelsohn
Yer: Postdam, Almanya
Yapım yılı: 1921-1924

1924 yılında tamamlanan Einstein Kulesi (Einsteintrum – Einstein Tower), Alman ekspresyonizminin en bilinen örneklerinden bir tanesi. Erich Mendelsohn tarafından tasarlanan kule, betonarme kullanarak yarattığı amorf kütlesiyle mimarlık tarihine dikkat çeken bir eser olarak kaydedilmiş. Mendelsohn kulenin Einstein’ın izafiyet teorisini yansıtan ve çalışan bir yapı olmasını hedeflemiş.

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

©Gili Merin

Astrofizikçi Erin Finlay Freundlich kule için, içinde Richard Neutra’nın da bulunduğu, Erich Mendelsohn liderliğindeki ekibi görevlendirmiş. Yapının Einstein’ın teorisini çalışacak bir araştırma merkezi olması hedeflenmiş. Mendelsohn da yaratacağı yapıyı tanımlayan fonksiyonun yapının formunda da görünür olmasını istemiş. Bu nedenle dinamik bir form üzerinde çalışmaya başlamış. Tasarımının sonucu ortaya yapının merkezinde labortuvarları bulunduran, dalga benzeri forma sahip bir platform üzerinde yükselen, kıvrımlı yapıda pencelerle çevrelenmiş bir kule çıkmış.

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

©Gili Merin

Zamanın ekspresyonist ressamı Wassily Kandinsky ve tasarımcı Hermann Obrist’in eserlerinden etkilenen tasarımı için Mendelsohn, arzu ettiği ifade özgürlüğüne izin verecek yeni yapım methodları araştırmaya başlamış. Araştırmalarının sonucunda kolayca heykeli forma sokabileceği bir betonarma yapıyı tercih etmiş. “Her bir yapı malzemesi, her bir cisim gibi, onlara kazandırmak istediğimiz karakterlere hükmeden belirli özelliklere sahip… betonla birleşen çelik, betonarme, kesin formlar; yeni stil için bir yapı malzemesi… destek ve yük arasında ilişki, değişmez kanun, daha önce desteklenmesi gereken fakat artık kendini taşıyabilecek şekilde kullanılan malzemeler için yarattığı imajı değiştirmek durumunda.” Mendelsohn.

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

©R. Arlt

Almanya, Postdam’da bulunan yapı zamanının yapım teknolojilerini zorlayan bir yapı. O yıllarda heykeli özelliğe sahip bir beton strüktür elde etmek zamanın teknolojilerine göre oldukça zormuş. Bu nedenle Einstein Kulesi, Mendelsohn’un planladığı şeklin dışında sonuca ulabilmiş. Mimar hayalinin tamamını teknik olanaksızlıklar nedeniyle hayata geçiremiyor.

Bu durum mimarın bu yapıdan sonraki mimarlık kariyerini de etkilemiş. Mendelsohn daha sonra bu denli bir yaklaşımı ve bunu gerçekleştirme hırsını barındıran tasarımlardan kaçınmış. Zamanının imkansızlıklarına boyun eğmiş de denebilir. Einstein Kulesi de böylelikle mimarın en bilinen eseri olarak kalmış, kalmaya da devam ediyor.

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

©Gili Merin

1924 yılında hizmete açıldığında Einstein Kulesi, II. Dünya Savaşı’na kadar dünyanın en önemli gözlemevlerinin arasında yer alıyormuş. Yapı daha sonra II. Dünya Savaşı’nde büyük hasar görmüş. Uzun süre kullanılmayan gözlem evi 1997 yılında 2 yıllık bir restorasyon sürecine sokulmuş. Bunun sonucunda da 1999 yılında ise 75. yılı anısına Einstein Kulesi, tekrar hizmete açılmış. Bugün bir ziyaretçi merkezi ve yine güneş gözlemevi olarak hala kullanılmakta.

Einstein Kulesi - Enrich Mendelsohn

II. Dünya Savaşı’ndan sonra Einstein Kulesi

Einstein kulesi yapım sürecinden itibaren ekspresyonizmin en etkili sembollerinden biri olmuş. Yapı bölyece Almaya’da mimari çevreler arasında birçok tartışmaya da konu oluyor: mimarlık öncelik olarak ifadeye mi yoksa fonksiyonelliğe mi odaklanmalı? Diğer bir deyişle Uluslararası Üslup mu Ekspresyonizm mi? Fonkisyonelliği ön plana alan tasarımlar zamanla öne çıkmış olsa da kule, modernist yaklaşıma karşı, özgün, ilginç bir söylem olarak önemini koruyor.

*Ekspesyonizmin sembollerinden bir başkası Le Corbusier tasarımı Ronchamp’ı buradan inceleyebilirsiniz.


RELATED POST