İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (Istanbul Museum of Painting and Sculpture), 2011 yılında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin Emre Arolat Architecture (EAA) ekibini görevlendirmesiyle ortaya çıkmış. 16. İstanbul Bienali kapsamında sergi lokasyonlarından biri olan müze, aynı zamanda İstanbul’un en önemli konumlarından birinde bulunan ve 1960’ta inşa edildiğinden bu zamana kadar halka kapalı olan gümrük limanını kamusal kullanıma açma konusunda da büyük bir öneme sahip.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi (İRHM), Sedad Hakkı Eldem tarafından tasarlanmış eski antrepo binasını, çağdaş bir sanat müzesine dönüştürüyor. İRHM, Eldem’in tasarımı olan 5 No’lu Antrepo binasının tamamen yıkılıp yerine bir müze koyuyor olsa da eski yapının kent hafızasındaki yerini dikkate alınarak tasarlanıyor. Emre Arolat ekibinin yaklaşımını anlatıyor: ”Bu bölgede bulunan ve geçtiğimiz aylarda tümü yıkılarak ortadan kaldırılan yapıların en önemli karakteristik özelliği olarak ortaya çıkan betonarme ızgaranın tekrar ve düzene dayalı imgesinin, kentsel bellek içinde çok güçlü bir yer tuttuğuna ve kentin bu bölgesi için bir tür işaret değeri taşıdığına inananlardanım…Meclis-i Mebusan Caddesi yönünde Antrepo yapısına bitişik olarak duran ve ciddi taşıyıcı zafiyetleri olan dar-uzun planlı ofis yapısı da özellikle özgün cepheleri bağlamında öne çıkan benzer bir bellek duygusuyla yeniden inşa edilecek”.
Kısacası İRHM, eski yapının kentli üzerindeki algısını esas alarak tasarlanmış. Eski yapıda da olduğu gibi müze cephesinde gözlemlenebilen yapısal beton, kent belleği anlamında düşünüldüğünde, antrepo binalarının en önemli karakteristik özelliği. Eski binanın tasarımcısı Sedad Hakkı Eldem’e göre antrepolardaki bu betonarme ızgara sistemi, Türk mimarisinin temel yapı unsuru olan “karkas”a referans veriyor. Yapının bir müzeye dönüştürülmesi sürecinde de, müze birimlerini barındıracak ve müzenin taşıyıcısını oluşturacak bu yapısal betonarme grid, eski yapının sahip olduğu betonarme taşıyıcı esas alınarak kurgulanmış: İRHM cephesi geometri, renk ve malzemesiyle, eskiyi aynen referans alıyor.
Müzenin bu betonarme taşıyıcı gridi arasında sanat objelerini kategorize edilerek saklayabilecek ver sergi salonları olarak kullanılabilecek konteynırlar ekleniyor. Küratöryel bir yaklaşımla tasarlanan ve ızgara sistemin dışına hareketli bir şekilde farklı uzunluklarda çıkan bu konteynırr birimler, rampalar ve köprülerden oluşan bir ağ ile yapının içerisinde birbirine bağlanmış.
Ziyaretçiler, dört bir yanı şeffaf cepheye sahip yapı sayesinde, farklı birimler arasında geçtiği köprüler ve rampalarda İstanbul manzarasını deneyimliyor. Yapının koridorları köprülerden oluşuyor ve sergi mekanları arası geçişte yapının farklı birçok katındaki birçok katmanı bu sayede gözlemlene imkanı tanınmış ziyaretçiye.
Yapının ilhamı olan antrepolar ilk olarak 1960’lı yıllarda yapılmış. Önce 1970’lerde önemini yitiren ve 1980’lerde tamamen işlevsizleşen depoları dönüştürme konusunda EAA ekibinin ilk fikri, antrepo binasını en azından yalnızca taşıyıcısıyla tamamen korumak ve limanların vazgeçilmez ögelerinden biri haline gelmiş taşıma konteynırları eklemleyerek değiştirmek. Farklı uzunluklarda konsollarla da hareket yakalanmak istenen tasarımda varolan taşıyıcı sistem bu konsol yükleri taşıyamayacağı için yapı yıkılıp tekrar inşa edilmiş. Antreponun önünde yola bakan, ofisleri barındıran kısım da bu bağlamda tekrar ele alınmış.
Eski ofis kısmı, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nde devasa bir galeri boşluğu olarak karşımıza çıkıyor. Meclis-i Mebusan Caddesi’ne bakan, Eldem’in tasarımını yansıtan cephe ile müzenin sergi mekanları bir galeri boşluğu ile birbirinden ayrılmış. Kısacası bu galeri boşluğu, cepheyi binadan tamamen kopararak aslında bir bakıma Sedad Hakkı Eldem’in tasarımı eski cepheyi bir yüzey olarak sergiliyor müzenin içerisinde. Bu galeri boşluğunda farklı katlarda ve farklı uzunluklarda gözlem balkonları oluşturulmuş. Bu balkonlar, mimarın cepheden farklı uzunluklara fırlayan konteynır birimlerini hatırlatan benzer bir yaklaşıma sahip diyebiliriz. Galeri boşluğunun bir kısmını ise yapının merdivenleri ve asansörleri meşgul ediyor. Hem balkonlar hem de galeri boşluğuna bakan sirkülasyon elemanlarıyla yapıda birçok izleme noktası oluşturulmuş.
Ziyaretçiler müzeye ilk girdiğinde galeri boşluğuyla karşılaşıyor. Buradan ziyaretçiler normal bir merdivenden çok daha az rıht yüksekliğine sahip olan İRHM merdivenlerine yöneliyor. Merdivenlerin bu özelliği sayesinde çok katlı müzede dolaşım yorucu değil ve akıcı bir şemaya sahip. Yapının farklı katlarının da gözlemlenebileceği merdivenler ziyaretçileri ilk kata ve sergi mekanlarına yönlendiriyor.
İRHM’de ızgara içerisinde oldukça karmaşık mekânsal ilişkiler kurulmuş. Oldukça düzenli ve bu nedenle kısıtlayıcı ızgara, içeride müzenin farklı birimleriyle esnetilmiş. Fakat bu karmaşıklık her katta kendini saran dairesel bir sirkülasyon şeması ile kurgulanmış. Böylece ziyaretçi bu karmaşayı oldukça basit bir sirkülasyon şeması üzerinde okuyabiliyor. Her katın son sergi salonundan çıktığınızda başladığınız yere geri dönmüş oluyorsunuz.
Yapının kısıtlayıcı bir ızgara arasında özgür bir yapı kurgulamayı hedefleyen tutumuyla iç mekanda etkileyici deneyimler yaratılmış ziyaretçiye: iki kat yükseliğinde yukarıdaki sergi salonuna bakan sergi mekanları, koteynırlar arasından kente bakış sağlayan cepheler, köprüler arasında müzeyi dolaşırken gözlemlenebilen farklı kotlar ve konteynırlar, farklı konsol uzunluklarına sahip büyük konteynırlar arasındaki özgür köprü dolaşımı, en üstte devasa bir rampa ile geçilen iki katın tepesinden aşağı süzülen güneş ışığı gibi. Yapının bütün bu kurgusal etkileyiciliğine düşünerek içeride, özellikler taşıyıcıda ve konteynır yüzeylerinde gözlemlenebilen, zayıf işçiliğe dikkat etmemek gerekiyor.
İstanbul Resim ve Heykel Müzesi, AKM gibi, iç mekanın yaşantısını tamamen dönüştürürken cepheyi olduğu gibi koruyan bir yaklaşıma sahip. Bu konuda da tartışmalara açık bir tasarım olarak müze, Bienal’in bitimiyle resmi olarak açılacak ve Osmanlı’nın son dönemlerinden modern döneme kadar Türk sanatının en önemli örneklerini içeren 15.000 adet parçaya ev sahipliği yapacak.
Kaynaklar:
- “Istanbul Museum of Painting and Sculpture” Emre Arolat Architecture. Erişim 11.11.19. <http://emrearolat.com/gallery/antrepo-5-msgsu-museum-of-painting-and-sculpture/>
- Korhan Gümüş. “Kamu Estetiği, İktidar, Sermaye ve Mimarlar” 26 Ekim 2015. XXI. Erişim 11.11.19. <https://xxi.com.tr/i/kamu-estetigi-iktidar-sermaye-ve-mimarlar>
- Burcu Bilgiç. “Resim Heykel Müzesi İlk İzlenim ve Ardından Gelen Tuhaf Bir Hafiflik” 3 Ekim 2019. Erişim 11.11.19. <https://www.arkitera.com/gorus/resim-heykel-muzesi-ilk-izlenim-ve-ardindan-gelen-tuhaf-bir-hafiflik/>
- Heval Zeliha Yüksel. “İstanbul Resim ve Heykel Müzesi Üzerine Emre Arolat ile Söyleşi” 20 Ekim 2018. Erişim 11.11.19. <https://www.hevalzelihayuksel.com/istanbul-resim-ve-heykel-muzesi-uzerine-emre-arolat-ile-soylesi/>
NO COMMENT