Orijinal olarak 1891 yılında ressam Franz von Lenbach’ın evi ve stüdyosu olarak inşa edilen Lenbachhaus, günümüzde Lenbachhaus Müzesi adı altında, modern sanat müzesi olarak kullanılıyor. Münih’teki en geniş modern sanat koleksiyonlarından birini bulunduran Lenbachhaus Müzesi, Foster + Partners tarafından 2013 yılında yenilenmiş. Paul Klee, Wassily Kandinsky, Olafur Eliasson, Jean Helion ve pek çok ünlü sanatçının eserlerini bulunduran müze, Luisenstraße’nin üzerinde.
1891 yılında inşa edilen yapı, yıllar boyunca çeşitli ek yapılar ile genişletilmiş. Ancak eski bina, yılda 280,000’in üzerindeki ziyaretçiye ev sahipliği yapabilmek için yeterli alana ve olanaklara sahip değilmiş. Bu nedenle Foster + Partners, alandaki sirkülasyonu yeniden tasarlayarak, müzenin erişilebilirliğini arttırmış. Ayrıca, yeni tasarımıyla müze; farklı dönemlere ait çeşitli hacimlerden oluşan bir kompleks haline getirilmiş.
Müzenin restorasyonu, eski sergi alanlarını birleştiren yeni bir kanadın inşaatını da kapsıyor. Bu yeni yapı, ‘Blue Rider’ koleksiyonunu için özel olarak tasarlanmış. Foster + Partners, yeni kanadın tasarımında sürdürülebilirliği ön plana çıkarmış ve müzenin genelinin çevresel performansı arttırılmış. Tasarlanan yeni parça ile birlikte yeni bir giriş, yeni sosyal mekanlar, restoran, teras, eğitim alanları ve eski yapı ile yeninin bir araya geldiği yüksek bir iç avlu müzeye kazandırılmış.
Foster + Partners’ın restorasyon projesinde, 1972’de eklenen parça kaldırılmış ve 1891’de tasarlanan yapının orijinal duvarlarının gözükmesi sağlanmış. Müze binasına yıllar boyunva yapılan eklemeler ise, Richard-Wagner sokağına bakan cephede bir araya getirilerek yeni bir galeri pavyonuna dönüştürülmüş. Bu alan, iki farklı seviyedeki sergi alanlarına sahip.
Lenbachhaus Müzesi’nin en dikkat çeken yapısal elemanlarından biri ise altın renkli cephesi. Müzeye eklenen yeni bina bir ‘mücevher kutu’ olarak düşünülmüş. Binanın cephesi alüminyum-bakır alaşımı metal silindirik tüpler ile kaplanmış. Cephenin altın rengi ise 1891’de inşa edilen villanın koyu toprak tonuna ve dokulu cephelerine referans veriyor.
Yeni bina ile birlikte müzenin doğu cephesine yeni bir giriş ve bir restoran kazandırılmış. Bu cephenin önündeki topoğrafya ile oynanarak, müzeye doğru yükselen hafif eğimli br peyzaj yaratılmış ve müzeye giriş buradan sağlanıyor. Bu hamle sayesinde eskiden yaya geçiş yolu olarak kullanılan müzenin bahçesi ziyaretçiler için sakin ve daha kullanışlı bir mekana dönüştürülmüş. Yeni restoran müzenin çalışma saatleri süresince hizmet veriyor ve müzenin içinde ve dışındaki bahçede masalar bulunuyor. Restoranın müzenin dışına taşması sayesinde müzeye daha çok insan davet edilmiş oluyor.
Restore edilen Lenbachhaus Müzesi’nin yeni sosyal kalbi ise tepeden ışıklandırılan yeni atriumu. Bilet gişelerini ve danışma masasını bulunduran atriumdan zemin kotundaki geçici sergi alanına ve galeri boşluğuna doğru konsol çıkan genş merdiven aracılığıyla üst katlara ulaşılabiliyor. Oldukça büyük sanat eserlerini ve enstelasyonları sergileyebilecek büyüklükte tasarlanan atrium aynı zamanda eski yapı ile Foster + Partners’ın eklediği yeni yapıyı bağlıyor. An itibariyle Lenbachhaus Müzesinin atriumunda Olafur Eliasson’un Wirbelwerk isimli enstelasyonu sergilenmekte.
Foster + Partners’ın, projelerindeki en önemli amaçlarından biri müzeyi çevre dostu bir kompleks haline getirmek. Kullanılan su bazlı ısıtma ve soğutma sistemleri sayesinde, hava bazlı klima sistemlerine kıyasla çok daha az enerji harcanarak müzenin iklimlendirmesi sağlanmış. Müzenin ışıklandırma sistemleri daha az enerji harcayan bir sistem ile değiştirilmiş. Ayrıca, bina yağmur suyunu topluyor ve geri dönüştürerek kendi içinde yeniden kullanıyor.
NO COMMENT