2014 Dünya Kupası ve 2016 Olimpiyat Oyunlarıyla gözleri üzerine çeken renkli ve hareketli hayatıyla Brezilya’nin en turistik şehirlerinden biri olan Rio de Janeiro’nun merkezinde yer alan projede amaç farklı mimari dillere sahip olan üç binayı, Escola de Olhar Okulu ve çeşitli kültürel mekanları da bulunduran Rio Sanat Müzesi (MAR Rio) altında bir araya getirebilmekti.
Rio Sanat Müzesi, erken yirminci yüzyıl eseri olan Dom João Sarayı’nın yenilenmiş iç mekanlarında, Escola de Olhar Okulu ise eski polis merkezi ve yan tarafındaki otobus terminalinde yer alıyor. Teras katında ise bar ve etkinlik alanları dalgalı bir tenteyle üstü örtülerek oluşturulmuş. Müzede sekiz adet yüksek tavanlı galeri, dört kata yerleştirilmiş. Giriş katı ziyaretçileri cephelerin merkezine alıyor ve iki seçenek sunuyor, doğrudan sergi alanlarına ve ya asansör ile çatı katına ulaşım.
Yan tarafta yer alan okul yapısı yükseltilmiş ve taşıyıcı ayaklarla desteklenmiş. Mimarlar burada zemin katı boşaltıp içinde heykel sergi alanı da bulunan kamusal bir meydan yaratmışlar. Jacobsen Ofisi tasarım sürecini şöyle anlatmış; Kullanım dışı olan üç binanın (Palacate Dom João Sarayı, polis merkezi ve Rio’nun eski otobüs terminali) sanat müzesi altında birleşmesi tarihi şehir merkezinin kentsel dönüşümün büyük bir parçasını oluşturuyordu. Her parçayı farklı ölçeklerde koruma ile inceledik.
İlk olarak müze ve okul içinde bütün ve etkili bir kullanıma izin veren bir akış sistemi oluşturmaktı. Polis merkezinin çatı katında bar ve kültürel mekanları bulunduran bir asma meydan yaratmayı teklif ettik böylece ziyaret akışı yukarı katlardan aşağıya doğru olacaktı. Çatısı ise dalgalardan esinlenerek üç yapıyı da içine alan dalgalı bir beton tente ile örtüldü.
Saray yüksek tavan seviyesi ve serbest taşıyıcı sisteme sahip olduğu için müzenin sergi alanları kısımına uygun görüldü. Polis merkezi ise okul, konferans salonu, yönetim, multimedya sergi alanları ve teknik hacimler için ayrıldı.
Şu anki vaziyetinde yola giriş çıkış sağlayan ayaklar, bütün kompleks için açık bir fuaye alanına dönüştürüldü ve heykel sergi alanları buraya dahil edildi. Komplekse bütünsel, açık ve kapalı bir hava vermesi için giriş iki bina (polis merkezi ve saray) arasına alındı. Yol tarafındaki şehrin kültürel bir değeri olan giriş saçağı teknik ihtiyaçlar ayrıldı.
Ziyaretçilerin iki bina arasındaki sirkülasyon ve bağlantısı yeni binaya ait olan ve alışılmadık bir tavır segileyen asma dar köprü ile sağlandı.
Polis binasında ise iki binanın yüksekliğinin eşitlenmesi için en üst kattaki yığma cephe elementlerin yarı saydam cam ile yer değiştirilmesini önerdik, böylece taşıyıcı sistemin kolonları daha göz önünde olacak ve fuayedeki ayaklara referans verecekti.
Son olarak projenin temel simgesi olması için, hayali ve soyut bir kimliği olan asma bir meydan önerdik. Akıcı ve son derece hafif olan bu yapıda, dalgarın yüzey şekilleri taklit edildi. Basit, şiirsel, ve anlam dolu bu yapı aynı zamanda yapısal hesaplamasıyla modern bir tasarım. Bu parça yakından, uzaktan, aşağıdan Maua Meydanına varanlar tarafından, yukarıdan ise Conceiçao manzara duvarından manzarayı seyredenler tarafından görülebilir.
NO COMMENT