Media-TIC veya Media-ICT (TIC: Tecnologías de la Información y la Comunicación; İngilizce ICT: Information and Communication Technologies), Barselona’da bulunan bir bilgi ve iletişim teknolojileri merkezi. Bilişim ve iletişim teknolojileri ofislerini, kamuya açık sergi mekanlarını barındıran bina, bu dallarda yeni fikirlerin tasarlandığı, hayata geçirildiği ve sergilendiği bir merkez. Enric Ruiz-Geli tasarımı yapının hedefi teknolojiyle uğraşan yatırımcıları, kullanıcıları ve mucitleri bir araya getiren bir mekan yaratmak.
Media-TIC, 22@Barcelona isimli bölgede bulunuyor. Burası Barselona’nın Poblenou bölgesinin yenilenmesiyle ortaya çıkan projenin bir kısmı. Poblenou, eski endüstri yapılarının bulunduğu ve yaklaşık on yıl önce ‘yeni ekonomi’ merkezi haline getirmek üzere çalışmalara başlanan yer. Barselona’nın merkezinin doğusundaki bölge, yenilenme çalışmalarıyla, aslında Katalonya’nın bilgi ekonomisine yöneliminin bir ayağı. 22@Barcelona da bu projenin 200 hektarlık kısmını kaplıyor. İnnovasyon bölgesi olarak da anılan bu kısım, 3 ana endüstride bilgi gelişimi odaklı aktivitelerin gerçekleşeceği alanları yaratmayı amaçlıyor: tıbbi teknoloji, enerji ve tasarım ve son olarak medya, bilişim ve iletişim teknolojileri.
Alanın üst düzey teknoloji temasına uyarak, projenin mimarı ve cloud9 ekibinin kurucusu Enric Ruiz-Geli teknolojiyi yapının yaratımında odak noktası haline getirmiş. Tasarım ekibi binayı, CAD-CAM dijital süreçlerini kullanarak ve yapının mimarisine enerji verimliliğini arttıracak teknolojileri entegre ederek tasarlamış. Ruiz, yapıyı performatif (performative: edimsel) mimari olarak tanımlıyor: strüktürün kendisinin farklı fonksiyonları yerine getirdiği mimari. “Media-TIC binasının teması mimarlığın enerjinin dijital kullanımıyla nasıl yeni bir denge yaratebileceği.” diyor Ruiz-Geli “Dijital bilgi çağında, mimarlık teknolojik bir platform olmalı. Bu platformun yaratımı için bağlantısallık, yeni materyaller ve nanoteknoloji önemli.”.
Media-TIC binasını ‘edimsel’ yapan elemanlarından birini yapının iki cephesinde görebilmek mümkün. Bunlar eko-verimli materyal olan etilen tetrafloroetilen (ETFE) kaplamalar. Yapının güneydoğuya bakan cephesindeki kaplamalar günde 6 saat boyunca güneş ışığını emiyor. ETFE kaplama, burada konkav ve konveks üçgenlerden oluşan mozaik şeklinde kullanılmış -ETFE Diaphragm.
ETFE’nin cephede bu şekilde kullanımıyla ekip, içerde dışarıdaki sıcaklıktan korunmayı sağlıyor. 3 kat ETFE’nin (ilkkat şeffaf, diğeri ikisi noktalı) üçgensel bir çerçeveye bağlanmasıyle oluşturulmuş bu cephe. Belirli güneş ışığı karşısında şişen cephe elemanları, sıcaklık arttığında şişiyor ve içindeki hava odacığıyla ısı yalıtımı ve opak cephe sağlıyor.
ETFE aynı zamanda güneybatıya bakan cephede de kullanılmış. Burası da günde 6 saat güneş ışığına maruz kalıyor. Burada cepheye ETFE farklı şekilde uygulanmış; lentiküler (mercek biçiminde) -ETFE Lenticular. Bu cephe de güneş ışığıyla karşılaştığında iki katman plastik arasının nitrojen ile doldurulmasıyla oluşturuluyor. Bu şekilde cephe elemanları içindeki havanın partiküllerinin yoğunluğuyla içlerinde bir nevi bulut yaratıyor. Böylece güneş ışınlarını direktdağıtan bir cephe yaratılmış oluyor. Yaklaşık 2.500 metrekare ETFE kaplama kullanımıyla yapı, %20 oranında enerji tasarrufu sağlıyor. Diğer cepheler günde yalnızca 3 saat güneş alıyor ve buralarda güneşten korunma için ekran benzeri gölgelikler kullanılmış.
Ruiz-Geli’ye göre strüktürün dijital ortamda yerçekimi etkisinde değil ve bir ağırlığı yok fakat yine de bir bağlantısallık içerisinde -kendi sözleriye bir dizi çekme gücü sistemi. Media-TIC binasında Ruiz-Geli’nin ilk stratejisi yapıya dağıtılmış taşıyıcı ağı yaratmak, incelikli bir parametri ile maksimum verimlilikte bir strüktür. Ana taşıyıcı, aralarında 14,25 metre bulunan 4 adet rijit, yanal ötelenmesi engellenmiş çerçeveler. Yapının 8 katı bu taşıyıcıya kablolarla asılmış. Bu taşıyıcı kurgusu, katlara bütüncül bir hacim, açık ve esnek bir plan şeması sağlıyor. Strüktür yapının cephesinde de görünür kılınmış. Ruiz-Geli Media-TIC’in böylece bir ağ ile sarılmış içinde yaşanabilir iskelet çerçeve haline geldiğini söylüyor.
Media-TIC, 8 kata sahip yaklaşık 38 metre yükselen bir bina. Yapının programı taşıyıcı eleman yoğunluklarının değişimine göre 3 parçaya ayrılmış. Sıfır yoğunluk: zemin kat, stürktür yok, kamusal, 36×44 metrelik açık, bütün bir mekan. Burası bilişim ve iletişim merkezi olarak düşünülmüş, halka açık sergi alanı olarak kullanılıyor.
Düşük yoğunluk: çapraz strüktürel elemanlarla bölünen ofis katları. Bu alan, Ruiz-Geli’nin bir dizi çekme kuvveti yaratma prensibiyle yine esneklik sağlayabilen bir alan -zemin kat kadar olmasa da. Yüksek yoğunluk: galeriler -geniş taşıyıcı merkezleri. Bu alanlar, daha küçük ve esnek olmayan mekanlar: iletişim merkezleri, tesisat hacimleri, tuvaletler, çatı terasları ve avlular gibi.
Poblenou bölgesinin endüstriyel yapılarının strüktürel tipolojisinden faydalanarak Media-TIC, metal elemanlarla kurgulanmış. Bunun dışında yapının her türlü sistemi teknolojik olarak desteklenen sistemlerle oluşturulmuş -yukarıda bahsedilen cepheler gibi. Mimarlar yapıya entegre ettikleri sistemlerin kontolü için bir yazılım kullanmış. ‘Siyah kutu’ olarak adlandırılan sistemler devre dışı bırakıldığında yapı istenilen performansı gerçekleştirmiyor. Projenin her türlü sisteminin böyle sistemlere bağlanması da aslında bir sürü eleştiriye yol açmış. Bunun sebebi, yapının her zaman mimarların kurguladığı şekilde kullanılmayışı ve bunun ziyaretçiler üzerindeki etkisi aslında.
Media-TIC, Enric Ruiz-Geli’nin edimsel mimariye örneklerinden. Yapı, teknoloji ve mimari kurgunun birleşimini hedefleyen yaklaşımıyla dikkat çeken bir tasarıma sahip. İçindeki esnek mekanlarıyla da aslında çevresindeki kentle entegre hale gelecebilecek mekanlar da yaratılmış -daha bu entegrasyon gerçekleşememiş olsa da. Media-TIC, becerikli teknolojik mimari kurgusu ve yalnızca zeminde kalan kentsel mekan yaratıyor.
Yapıdaki sistemlerin işleyişini açıklayan videolar için: https://www.ruiz-geli.com/projects/built/media-tic
NO COMMENT