Proje, 1993’te Hollandalı bir çiftin UNStudio’yu aile hayatının farklı aktivitelerini birlikte barındırabilecek bir ev yaratması için görevlendirmesiyle ortaya çıkmış. Ekip Möbius Evi ile çalışma alanlarını ve yatak odalarını karşılaştıran ve kesişim noktalarında ortak alanları oluşturan bir sarmal yörünge yaratıyor. Amsterdam yakınındaki Het Gooi’de bulunan ev, doğanın içerisinde, kıvrımlı şekli ve belirli açılarla kesişen çizgileriyle değişen peyzajı yansıtan, cam cepheleriyle etrafındaki doğaya açılan bir döngü.
Ben van Berkel (UNStudio kurucusu), yapısında yaratmak istediği yeni mimari dili evi isteyen çiftin istedikeri ‘yeni yaşam biçimi’ ile kurguluyor. İnsanların günlük hayatta kendi yollarını takip etmesi fakat zaman zaman bu yolların kesişmesi ve bazı noktalarda da insanın günlük hayatta üstlendiği rollerin değişmesi fikrini materyalize etmeye çalışıyor ekip. Ev, ailenin her bireyinin farklı bireysel aktiviteleri için çeşitli sahneler dokuyor: çalışma, uyuma, sosyalleşme, aile yaşamı, yalnız kalma vakti gibi. Sonuç olarak tasarımın başlangıcındaki önemli girdilerden biri bu alanlarda geçirilen süre ve geçirilen sürenin kişiye göre algılanışı.
Daha sonra tasarım sürecinde evin farklı aktivitelere ayrılmış farklı noktalarının ve orada geçen sürelerin evi ve evin içidekileri algılama konusunda nasıl farklı bakış açılarına yol açtığı önemli bir soru olmuş. Tasarım sürecinin endişelendiği konuları içeren bir şema olarak Möbius şeridi düşünülmüş.
Möbius şeridi: Astrolog ve matematikçi August Ferdinand Möbius (1790-1868) tarafından çalışılmış bir diyagram. Möbius şeridi, tek taraflı ve tek sınırlı bir şerit. Matematiksel olarak yönlendirilemez olma özelliğine sahip, başlangıcı veya sonu olmayan, iki devamlı çizginin bir çeşit spiral yaratmasıyla ortaya çıkan figür.
Möbius şeridi, evin içerisinde uyuma, yaşama ve çalışmayı içeren 24 saatlik bir döngü. Evin bundan doğan mekansal özellikleri de hem planda hem de kesitte görünür kılınmış. Şeridin matematiksel modelini değil fakat konsept ve tema olarak mimari parçalarının içine işleyen bir proje Möbius Evi. Proje yapının çevreyle ilişkisini de önemsiyor. Cam ile tamamen doğaya açılan karakterine ek olarak etraftaki doğayı yapının içindeki Möbius şeridine bağlamak evi bir yapıdan çok doğa içerisindeki bir yürüyüşe dönüştürmüş.
Berkel, şeridin mantığını yansıtan bir ev kurguluyor; konsepti Möbius şeridinin prensibinden ortaya çıkan bir yapı. Programı, buna bağlı hareketi ve binanın kendisini bağlantı noktaları oluşturmadan birleştiren bir ev. Bu döngü içindeki hareket, betonla izini sürerken günlük aktivitelerin örüntülerinin izini yaratıyor. Yapının kat planı, programı, sirkülasyonu ve strüktürü bir bütün haline getiren, birbiriyle kesişen iki devamlı çizgi ile kurgulanmış.
İki ana aks, evde kullanılan iki ana materyalle yansıtılmış: cam ve beton. Döngü çözündükçe materyaller de bunu takip ediyor; birbiri içine geçiyor ve karakter değiştiriyor. Beton konstrüksiyon önüne gelen camlar, ayırıcı olarak cam duvarlar kullanımı ve betondan yapılmış mobilyaların kullanımı gibi örneklerde bunu görmek mümkün.
Möbius Evi, 3 kotta kurgulanmış. Ev, iki ucunda 2 çalışma alanı -farklı işlerin alanlarına saygı gösteren bir yaklaşım, 3 yatak odası, bir buluşma mekanı: mutfak, depo, kış bahçesi barındırıyor. Bütün bu hacimler evde geçen rutin düşünülerek birbirine bağlanmış. Evin alçak ve uzatılmış formu, strüktürün ve büyük açıklıklardaki cam ile doğaya yapılması istenen bağlantılarının bir sonucu. Möbius Evi, etrafındaki peyzajı içerideki kullanıcının içinde yürüyormuş gibi deneyimlemesini amaçlıyor.
Çiftin ‘yeni yaşam sitili’ni şekillendiren evin kurguladığı hareket. Ben van Berkel, Möbius şeridine yeni, sembolik bir anlam katıyor; ev ve iş yeri arasındaki kesin çizgileri kaldırarak ve aralarındaki sınırları çok bulanıklaştırarak. “Estetik algısı için yaratılmadığını inanmak zor olsa da, insanın aklını çelen bu kütlelerin daha derin bir düşünceye hizmet ettiği kesin: bir akışın içinde birlikteliğin arayışı.” Philip Nobel, New York Times, 1999.
NO COMMENT