Barok tarzı her türlü eserin sergilenmesi amacıyla tasarlanmış olan Museo Internacional del Barroco, 2016’da tamamlanmış. Kısaca MIB olarak adlandırılan müze, Meksika’nın dördüncü büyük kenti Pueblo’da bulunuyor. Yapı tasarlanırken hedeflenen dünyanın ilk uluslararası sanat akımı olarak kabul edilen Barok tarzını anlatmak olmuş. Bunun üzerine tasarımları için üç esas belirlemiş; Barok mimariyi yansıtmak amaçlı akıcı mekan oluşturmak, ışığın bina içinde akışı, doğasına saygılı tasarım.
İlk olarak yapının kullanıcıya akıcı bir tasarım hissi vermesi için alışıldık ”katı” duvar yerine kıvrımlı, dalgalanan duvarlar kullanılmış. ”MIB tasarlanırken akıcı mekan hissini vermek için soğuk ve sert olanı yıkmaya çalıştık. Bu yaklaşımla umudumuz kullanıcının bir odadan diğerine geçerken Barok tarzı bir mekan deneyimlemesi.” demiş bunun üzerine yapının tasarım ekibi.
Başka bir tasarım yaklaşımı da Museo Internacional del Barroco’da ışığın akışını sağlayabilmek. Yukarıdan yapıya bakıldığında labirent gibi düzenlenmiş odaların olduğunu gözlemlemek mümkün. Bu odaların birbirine bağlandığı yerlerde dikkat çeken başka bir şey de bu noktalarda aydınlanma amaçlı küçük kubbelerin oluşturulmuş olması. Aydınlatma kubbeleri, ziyaretileri müzeden yönlendiren bir unsur aynı zamanda. Sergi ihtiyaçlarına göre de odaya giren ışık miktarı farklılık gösterebiliyor.
”Barok akımında ışık, Tanrının karanlığa olan karşıtlığında aydınlığın açığa çıkmasını sembolize ediyor. Bu projede de kullanıcılar için ayrı bir anlamı var.” Burda ışığın labirentteki yön gösterici eleman olmasına vurgu yapmış tasarımcılar.
Tasarımda üçüncü hedef de MIB’nin çevre dostu olması. Yapı, UNESCO tarafından dünya mirası listesine girmiş özel bir bölgede yer alıyor ve şu ana kadar önerilen tüm yapılar program itibariyle insan ve doğanın kesişimini odak noktası almış tasarımlardı. ”Biz de müzenin doğasıyla benzer bir ilişki yaratmak istedik. Işık boşlukları, akıcı Barok sergisi mekanları barındıran müze fikri, insanın ve doğanın ilişkisini teknolojik bir yaklaşımla tamamlıyor.”Mimarlar bu noktada yapının alışılagelmişe göre daha organik olan formuna referans vermek istiyor anlaşıldığı kadarıyla. Suyun tasarım ögelerinden biri olması ve yansımasından yararlanan tasarım olması, doğal ışığı içeride yayabilecek kıvrımlı yüzeyleri dışında doğasıyla tam anlamıyla bütünleşemiyor aslında tasarım. Bunun dışında yapı var olduğu yerin sabit iklimi nedeniyle dışarıdaki havayı kullanıp enerji yüklenmelerini engelleyecek sistemlere sahip ve doğal aydınlatma sağlıyor tasarımıyla.
Dıştan gözlemlenebilen heykeli formda duvarlar aynı zamanda taşıyıcı görevi gören 36 cm’lik beton duvarlar. Prefabrike dış duvarlar ve yerinde döküm iç duvarlardan oluşuyor Museo Internacional del Barroco. Çıplak bırakılmış olan dış duvarlar oluşabilecek herhangi bir bozulmanın kolayca gözlemlenmesine ve müdahele edilmesine olanak sağlamış.
Topraküstü iki katı bulunan MIB şehirden gelen iki yoldan da gözlemlenebilen bir karakter oluşturuyor bina için. Bunu sağlamak için asıl seviyeden 2 metre daha yükseltilmiş yapı.
Bunun dışında yapının alt katı genellikle sergi alanlarına ayrılmış Araştırma, eğitim, sempozyum ve yönetim ofislerini barındıran kütleler yapının üst katında yer alıyor. Binaya giriş kısmında geniş bir meydan bulunuyor. Giriş kanopisi bulunduran ve ziyaretçileri direkt olarak sergiye yönlendiren giriş kotunda aynı zamanda oditoryum ve ziyaretçilerin vakit geçirebilecekleri bir avlu bulunuyor. Avlu da bir havuz ile dinlendirici etki yaratılmak istenmiş.
NO COMMENT