New York Eyalet Pavyonu, 1964’te gerçekleşen New York Dünya Fuarı için 1962 yılında Philip Johnson tarafından tasarlandı. Pavyonun tasarımında Richard Foster ve inşaat mühendisi Lev Zetlin ile birlikte çalışan Johnson, döneminin en gösterişli fuar yapılarından birine imza atmış. New York’un Queens bölgesinde bulunan pavyon, fuarın günümüze kadar kalmayı başarabilen iki yapısından bir tanesi. Bakımsızlık ve ilgisizlik nedeniyle atıl bir duruma sahip olan pavyonun yakın zamanda restorasyonu da gündeme geldi.
Her ne kadar yıkılma isteğiyle gündeme gelse de Philip Johnson’un futuristik tasarımı mimari açıdan oldukça büyük bir öneme sahip. New York Eyalet Pavyonu Johnson’ın 1964 yılında geleceğe bakış açısının bir tarihi kalıntısı.
Philip Johnson, dönemin New York valisi Nelson Rockefeller tarafından 1964-65 Dünya Fuarı için New York Eyalet Pavyonu’nu tasarlamak üzere görevlendirilmiş. Döneminin en üretken ve başarılı mimarlarından biri olan ve New York’u çok iyi bilen Philip Johnson, modernist yaklaşımı ile bu tasarım için en uygun mimarlardan biriydi.
Johnson, pavyonun sergi materyali dolu bir depo binası olması yerine New York’un büyüklüğünü vurgulayacak serbest bir mekan olmasını amaçlamış. Bu bağlamda New York Eyalet Pavyonu, orijinal olarak bir amfi tiyatro ve sergi alanı olarak tasarlanmış. Fuarın en yüksek ve en büyük yapısı olan pavyon, betonarme ve çeliğin birlikte kullanıldığı farklı form ve işlevlere sahip üç ana bölümden oluşuyor: ‘Yarının Çadırı’ (Tent of Tomorrow), Gözlem Kuleleri ve Theaterama.
Türkçeye ‘Yarının Çadırı’ olarak çevrilebilecek Tent of Tomorrow, inşa edildiğinde dünyanın en büyük çelik asma çatısı oldu. Çelik bir sirk çadırına benzetilebilecek yapı İtalyan Barok mimarisinden ilham alan eliptik bir forma sahip. İçinde amfi tiyatroyu bulunduran çadır, fuar boyunca moda şovları, sanat gösterileri, çocuk etkinlikleri gibi pek çok etkinliğin gerçekleştirildiği bir alan olarak kullanılmış.
Çadırın girişinde ziyaretçileri New York’un topoğrafyasını, şehirlerini ,parklarını ve T-her bir Texaco benzin istasyonunun yerini gösteren terazzodan yapılmış devasa bir harita karşılıyor. Çadırın zeminden yükselen duvarları kırmızı ve beyaza boyanarak yapının içine sirk atmosferinin tamamen hakim olması amaçlanmış.
Yarının Çadırı, strüktürel olarak da döneminin oldukça ötesinde bir yapı. Yaklaşık 30 metre yüksekliğindeki içi boş betonarme kolonlar bisiklet tekerleği şeklindeki çatı elemanını taşıyor. Çadırın çatısı çekme ve itme kuvvetlerini dengeleyen iki çembersel elemandan oluşuyor. Bu elemanlar, yere doğru ufak bir açıyla inen çelik halatlar tarafından taşınıyor.
Fuar zamanında bu çelik halatlar renkli plastik kaplama elemanları ile renklendirilmiş. 1960’lı yılların inşaat olanakları ile böylesine büyük bir açıklığı asma olarak geçmek oldukça zor olduğu için, strüktürün parçaları yerde bir araya getirilmiş ve daha sonra kolonların üstüne taşınmış.
Gözlem Kuleleri (Observation Towers)i, en yükseği 70 metreye kadar çıkan üç tane disk şeklindeki kuleden oluşuyor. Kulenin tepesine, cam bir asansör içinde 20 saniyelik bir yolculuk ile çıkılıyor. Johnson, asansörleri insanın süreç deneyimini öldüren kötü icatlar olarak anıyordu. Bu nedenle, bu 20 saniyelik yolculuk, Johnson’ın bir asansöre kazandırabileceği en iyi işlevlerden biri. En yüksek iki disk şeklindeki beton güverte New York’un panoramik manzarasının izlenebildiği seyir terası işlevi görürken alçak olan kule bir büfe olarak hizmet veriyordu.
Pavyonun tek kapalı yapısı olan Theaterama ise 360 derecelik bir sergi alanıydı. Andy Warhol, Roy Lichtenstein ve James Rosenquist gibi dönemin ünlü ve çağdaş ressamlarının eserleri burada sergileniyordu.
64 Dünya Fuarı, endüstriyel kimliği ve mimari bütünselliğe sahip olmadığı için pek çok mimar ve ziyaretçi tarafından eleştirilse de Johnson’ın pavyonu fuarın en takdir gören parçalarından bir tanesi oldu. Fuardan yıllar sonra bile New York Eyalet Pavyonu şehir tarafından kullanıldı. Yarının Çadırı’nda fuardan sonra pek çok sanat fuarı ve konser düzenlendi. 1970 yılında çadır bir buz pistine çevrilse de, çatısından parçalar düştüğü için pist kısa süre sonra kapatıldı ve pavyon bir daha kullanılmamak üzere terk edildi.
Pavyon, 1982 yılında Johnson/Burgee tarafından restore edildi. Theaterama bu restorasyon çalışmalarının bir sonucu olarak Queens Tiyatrosu olarak yeniden inşa edildi ve şehre kazandırıldı. 2010 yılında ise Caples Jefferson Architects tarafından tiyatroya spiral cam bir eklenti yapıldı.
Günümüzde 54 yaşında olan New York Eyalet Pavyonu, Queens şehri için hala büyük bir sorun. Yapının yıkılması, yeni bir amaçla tekrar kullanılması, eski haline geri getirilmesi gibi pek çok fikir ortaya atılsa da bu fikirlerden hepsinin çok büyük bir maliyeti var. Bu nedenle modernist mimarinin en vurucu örneklerinden biri olan yapının geleceği belirsizliğini koruyor.
NO COMMENT