Ronchamp, Le Corbusier’in kariyerinin en sıradışı projelerinden. Notre Dame du Ronchamp -daha yaygın olarak Ronchamp- 1950’de Le Corbusier’in II. Dünya Savaşı’nda yok olan bir kilise yerine yeni bir katolik kilisesi tasarlamak için görevlendirilmesiyle ortaya çıktı.
Ronchamp bölgesi, katolikler için kutsal yolculuğun önemli bir parçası; bu nedenle yapılacak olan kilise oldukça büyük önem taşıyordu. İstenen yok olan kilisenin aksine büyük boşluklarda abartılı detaylara ve dini motiflere sahip mekanlar yaratmak.
Ronchamp, yanıltıcı bir şekilde modern algıya ve Corbusier’in tarzının tamamen dışında bir estetiğe sahip. Aslında genel mimaride de tek bir tarza atfedilemeyen bu kilise, arazide bir heykel niteliğinde. Ronchamp’ın belli bir tarda katogarize edilemeyişi de onu 20. yy’ın ve Corbusier’in kariyerinin en önemli mimari örneklerinden yapıyor.
*Le Corbusier, II. Dünya Savaşı sonrası kendi mimari anlayışından tamamen farklı bir yöne kayıyor. Öncelikle Bauhaus mobilyalar, II. Dünya Savaşı öncesi ve II. Dünya Savaşı sonrası olarak üçe ayırabileceğimiz mimari anlayışının son evresine atfedebiliyoruz Ronchamp’ı. Bu dönemde Corbusier plastik mimari savunucularından biri olarak karşımıza çıkıyor -mimari davranışının ikinci dönemi. Bu nedenle Ronchamp, önceki eselerinden farklı bir noktada; özgün bir şekli var, bir plastik mimari örneği -heykelimsi mimari- ve 20. yy’ın mimarisinde ikinci bir dönem olan irrasyonel mimari örneklerinden.
Kilise ilk başta, yenilikçi mensupları tarafından adının temizlenmesi, süslü anlayışından ziyade -bundan da tamamıyle vazgeçmeyerek- modern sanat ve mimariye açık olduklarını göstermek için 1950’de Corbusier’e tasarlama görevini vermiş. Corbusier’in mekansal sadeliğini modern estetik anlayışı ile kullanabilmesi bu işin ona verilme sebeplerinden biri olmuş.
Corbusier mekanın medite edici, yansıtıcı bir havaya bürünmesini istemiş. Sade beyaz duvarlar bunun yanında istenen duru mekana katkıda bulunrken; renkli camlardan giren ışıklarla şapel, ruhani bir atmosfere sahip oluyor.
Işığın etkisi kilisede gerçekleştirilecek olan dini aktivitelere yönelen duygusal ve dışavurumsal bir atmosfer yaratıyor. Corbusier burda mekanın, kilseye gelenleri ruhani olarak de etkilemesini hedefliyor. Ziyaretçilerin burayı algılayışları yapmaya geldikleri aktiviteleri hissettirmesini amaçlıyor.
Şapel bir tepenin en üst noktasında, yaşam yerleri ve dolayısıyla toplumdan uzakta konumlandırılmış. Tepenin karakteriyle uyan, Corbusier’in önceki fonksiyonel kutu, arındırılmış hacimler anlayışına zıt; duvarları, çatısı ve eğimli döşemesiyle düzensiz bir heykeli forma sahip. Formca karmaşık olmasına rağmen program olarak oldukça basit: iki giriş, bir kilise mihrabı ve üç şapele sahip.
Kalın hafif kıvrılan duvarlar, beton ve yığma konstrüksiyonu ve devasa kıvrımlı çatıyı destekler nitelikte. Aynı zamanda akustik özelliği destekleyen özellikle dıştan gelen sesleri engeleyen kalın duvarlara sahip.
Ronchamp’ın en çarpıcı özelliği; ”cennete” doğru yükselen kıvrımlı devasa çatı. Yapının üstünde yüzermiş gibi algı yaratan çatı, bu hissi duvarları 10 cm aşan kolonlarla mümkün hale geliyor. Uçak kanatlarına referans veren kıvrımlı çatı, devasa büyük kütlesine rağmen hafif bir görüntüye sahip.
Başka ilginç bir yanı ise duvarlara dağınık yerleştirilmiş pencereler. Duvar boşluğunda gittikçe incelir şekilde yerleştirilen pencereler, ışığın gücünü arttırarak içeri girmesine olanak sağlıyor. Her duvar birbirinden farklı pencerelerle aydınlanmış oluyor. Kilisenin mihrabının arkasındaki duvar, bu pencerelerle benekli bir desen halinde aydınlanıyor; yıldızlı gece algısı yaratıyor. Bunun dışında pencereler bütünüyle içeride dini bir atmosferi vurguluyor.
Tepenin aşağısından Ronchamp’ın bulunduğu tepeye bakıldığında kiliseyi tanımalayan ögeler duvarlar ve çatısı. Tepenin kendisinden büyümüş gibi gözüken kilise, çatısıyla bulunduğu yerin topoğrafyasını taklit ediyor.
Kilisenin içerisinden ise duvarlar ve çatı haricinde ışık, kiliseyi vurgulayan öge oluyor. Corbusier’in genel anlayışından farklı olsada kilise de sadelik ve dışarıya açıklık gibi benzer prensiplerini barındırıyor Le Corbusier’in.
Kilise 20.yy rasyonel mekanik mimarisinden uzaklaşma anlayışından farklı olarak dini bölgeye bağlamsal bir cevap niteliğinde. Ronchamp, modern prensipler etrafında köklenmiş kurgusal bir mimariye sahip. Bu özelliğiyle 20.yy’ın ve Le Corbusier’in en ilginç eserlerinden.
NO COMMENT