Soumaya Müzesi (Museo Soumaya), FR-EE (Fernando Romero Enterprise) ekibi tarafından 2011 yılında tasarlanmış, 15. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar 70.000 eserin koleksiyonunu barındıran bir müze yapısı. Augeute Rodin’in heykellerinden oluşan dünyanın en geniş özel koleksiyonunu barındıran yapı, Carlos Slim ismli koleksiyoncunun eklektik tarzını yansıtıyor ve Meksiko’nun yeni kültürel ve kamusal tesisi olma arzusunu hayata geçiriyor.
Dünyanın en varlıklı bireylerinden biri olan Carlos Slim’in kakıtlarıyla hayata geçen ve ismini Slim’in ölen eşi Soumaya’dan almış olan müze, Meksiko’nun yapılarının arasında bir hayli farklı ve karmaşık bir anıt yaratmış. Daha önce Rem Koolhaas ve Jean Nouvel gibi ünlü mimarlar yanında çalışmış olan Fernando Romero, tasarımıyla aslında koleksiyoncunun hayallerini hayata geçirmiş. Yapının bulunduğu alan, Plaza Carso, önceden bir lastik fabrikasının bulunduğu endüstriyel bir meydan. Alanın modern ofis binaları, kamusal meydanları ve müzeyi bulunduracak dönüştürme planı kapsamında gerçekleşen birçok proje de -Soumaya Müzesi gibi- Fernando Romero tasarımı.
Yaklaşık 15 metre uzunluğundaki strüktür, yeni kültürel ve ticari bölge Plaza Carso’nun merkezi. Müzenin formu bir paralelkenar altlığın döndürülmesiyle oluşturulmuş. Dikkat çeken formuyla müze, 28 adet farklı şekil ve büyüklükteki kıvrımlı çelik kolon ile taşınıyor ve yapı 16.000 adet altıgen şeklindeki yansımalı çelik elemanla kaplanmış. Ekip kaplama malzemesiyle sömürge döneminin geleneksel seramik kaplı yapılarına bir gönderme amaçlamış. Aynı zamanda kaplama malzemesi Soumaya Müzesi’ne hem istenilen dayanıklılığı hem de o günkü havaya, yapıya bakılan saate ve noktaya göre çeşitli görünümler sağlıyor. Altıgen şeklindeki elemanların yapıya sönük bir futbol topu görünümü verdiğini söyleyenler de var.
Yapının çevresinin dönen taşıyıcı kolonlar, beton bir podyuma oturuyor. Borumsu uzun ayaklar her katta 7 kirişten oluşan bir sisteme bağlanmış. Bu kiriş sistemi kolonları birbirine bağlayıp yapının çevresinde stabil durabilmesini sağlıyor ve müzenin döşemelerini taşıyor. Soumaya Müzesi taşıyıcı olarak, çeperdeki boru kolonlar ve onları bir kolon demeti haline getirip bağlayan halka kiriş sistemine sahip.
7 taşıyıcı halkadan oluşan taşıyıcı sistem, yapının birden çok kenarında konsol alanlar yaratıyor ve müzenin içeride kurguladığı sergi, sunum ve toplanma alanlanlarını bağlayan rampalı promenadı destekliyor. Romero ve ekibinin kurguladığı iskelet sistemi, yapının en üst noktasında açık ve yapının 8. kattaki sergisini aydınlatacak bir tavan penceresi bulunuyor.
Kurgusu incelendiğinde yapının aslında Frank Lloyd Wright’ın New York’taki Solomon R. Guggenheim Müzesi’ne gönderme yaptığını söyleyebiliriz. Romero, Guggenheim’ın neredeyse aynısı, birbirini takip eden ve tüm yapıyı gezen bir rampa sistemi kurguluyor. Aradaki tek fark Romero’nun bu rampayı Guggenheim gibi sergi için değil; yalnızca sirkülasyon olarak kullanması -Guggenheim’da rampalar yalnızca tek bir destekleyici kolonla bölünen açık mekanı esnek sergi alanları olarak kullanıyordu. Soumaya Müzesi Guggenheim’in her zaman bir tartışma konusu olan rampa etrafındaki müzesini yaratmamış olsa da yapının kurguladığı uyum ve içeri bolca ışık alan tasarıma sahip değil.
Soumaya Müzesi’nin kabuğu, dıştan içe, altıgen şeklindeki alüminyum elemanlar, su yalıtımı katmanı, galvanize çelik plakalar ve altıgen elemanları taşıyan 3 boyutlu örgü (mesh) bir strüktür. Bu materyaller, borumsu kolonları dıştan sarıyor. Kolonlardan sonra da iç duvar sistemi başlıyor. Bu kısmın katmanları sırasıyla, yine bir örgü (mesh) katman, alçı levhalar, polistiren yalıtım katmanı, beton sıva ve son olarak Weatherlastic (elastometrik bir duvar kaplaması). Duvarlar galerileri tanımlıyor ve eserlerin asılamayağı bir yüzey.
Fernando Romero’nun tamamen yerel malzemeler kullanarak tasarladığı Soumaya Müzesi’nin en üst, 8. katında ziyaretçiler kolonlardan arınmış bütün bir mekanla karşılaşıyor. Burası en üstteki tavan penceresinden gelen doğal ışıkla aydınlanan ferah bir mekan. Ziyeretçiler bembeyaz müze mekanlarından rampalarla ilerleyip en üst kattaki galeriye ulaşıyor. Galerileri yanında müze, 350 koltuklu bir oditoryum, bir kütüphane, en üst katta bir restoran, hediye dükkanları ve ofisleri barındırıyor.
Soumaya Müzesi, bulunduğu alanda bir kentsel bir anıt haline gelmiş. Bunun sebebi yapının özgün tasarımı. Ekip buna yol açan geleneksel sembolizm anlayışının aslında süreçte amaçlarından biri olmadığını belirtiyor. “Pekin’de yaptığımı konsept tasarımla aslında bir kası harekete geçirdik. O projede bir keşif yaptık ve şimdi tekrar süreçte bize kendini hatırlattı.” diyor Romero.
NO COMMENT