Su Üzerindeki Kilise (Church on the Water), Tadao Ando (Pritzker, 1995) tarafından tasarlanmış. Yapımı 1988’de tamamlanmış olan kilise, Japonya Tomamu’da bulunuyor. Su Üzerinde Kilise, Tadao Ando’nun mimarlıkla ilgili felsefesini yansıttığı, yapının içini, dışını doğasıyla birlikte kurguladığı ilgi çekici örneklerden yalnızca biri.
Su Üzerindeki Kilise, küçük bir nehrin yanında hafif eğimli, kayın ağaçlarıyla çevrili açık bir alanda bulunuyor Tomamu’da. Kilise, batıda tepeler ve ağaçlarla çevirili. Doğusunda da bir otelle sınırlanan kilise, önünde bu nehirden oluşmuş, nehrin devamı olan küçük bir göle yönelmiş durumda. Kiliseyle otel arasında da bu iki yapıyı ayrımak için güney ve doğu yönlerinde ilerleyen L şeklinde bir duvar kurgulamış Tadao Ando. Bu uzun duvar da gölün kenarıyla sınırlandırılmış.
Bulunduğu arazinin doğasını tasarımda kullanmayı amaçlayan Su Üzerinde Kilise, birbiri üstüne binen iki büyük küpten oluşturulmuş. Bir diğerinden daha büyük olan küp, şapelin bulunduğu kısım. Burası, diğer kendinden daha küçük küpte bulunan giriş alanında kullanıcılarını yarı dairesel, spiral bir merdivenle karşılıyor ve şapele yönlendiriyor.
Su Üzerindeki Kilise’ye ziyaretçiler cam ve çelik olarak tasarlanmış kübün içinden geçerek giriyor. Burası yapının en kuzeyindeki alan. İçeride tam dört tane büyük beton haç var. Beton haçlar ziyaretçinin dikkatini çeken ögeler olarak düşünülmüş. Haça yönelen bakışlar buradan daha sonra diğer haçlara ve en son ziyaretçileri aşağıdaki kübe, şapele götürecek karanlık spiral merdivene yönlendiriyor. Bir nevi görsel bir rota oluşturuyor Su Üzerindeki Kilise’ye ilk girişte.
Girişteki kübün transparan tasarımının nedeni, kiliseye gelenleri şapeli kısmının önündeki göl, etrafı saran tepeler ve ağaçların eşsiz manzarasıyla karşılaştırmak. Bunun yanında şapeli oluşturan küp de tamamen bu doğaya açılıyor. Burası da üç masif duvar ve bir tamamen açık duvar ile kurgulanmış. Ziyaretçiler şapele girdiği anda geniş bir açıklıkla karşılaşıyor ve burada bütün bu eşsiz manzarayı şapelin içinden, masif duvarlarla çervelenmiş şekilde izleyebiliyor. Görünüşte sınırsız olan doğa ile kilisenin ziyaretçileri birleştiriyor. Suyun tam ortasındaki çelik haç da bir fotoğraf gibi çerçeveleniyor manzara ve baton duvarlarla.
Ando Su Üzerindeki Kilise’de alışılmadık ritualistik ve dolambaçlı giriş ve kiliseyi arkasındaki yapılardan ayıran, koruyan L şeklindeki beton duvar ile kutsal bir mekan yaratma isteğini başarıyor. Tadao Ando, mekanın içindeki kullanıcı deneyimini de doğayla şekillendiriyor, daoğayla destekliyor. Bu da yapıya özgün ve yoğun atmosferli bir karakter sağlıyor. Özellikle kış aylarında etraf tamamen karla kaplı iken.
‘’Bir yere yeni bri şeyi basit bir şekilde koyamazsınız. Etrafınızda gördüklerinizi bu mekanın içine almak durumundasınız. Arazide ne bulunuyorsa yapınıza katıp, doğadan aldığınız bilgiyi, doğada gördüğünüzü yapınızdaki çağdaş, modern düşünme ile yorumlamalsınız.’’ Ando’nun bu felsefesi Su Üzerindeki Kilise’de oldukça görünür ve doğaya kattığı anlam, doğayı dikkate alınışı ile ve yapıyı doğayla tasarlıyışıyla da oldukça değer verilen bir eser.
NO COMMENT